Görülen rüyaları kayıt altına almak ve bunun mümkün olup olmadığı, pek çok kişinin merak ettiği konular arasında yer almaktadır. Geçmişten günümüze dek hem insanların hem de özellikle bu alanda çalışmalarını sürdüren bilim insanlarının yakından ilgilendiği rüya görme olgusundaki sırlar teknolojik gelişmeler ile birlikte giderek çözülme noktasına gelmiştir. Gelinen noktada daha önceden yapılan pek çok araştırmada istenen amaca ulaşılamadı çünkü rüyanın soyut bir kavram olması bilim insanlarının da bu alanda çalışmalarını kısıtlıyordu. Fakat son dönemde yapılan araştırmalarla birlikte rüyaları kaydetmek çok da imkansız görünmüyor.

Toplumda rüyaya bakış genellikle gelecekten sinyaller taşıyan bir soyut görü olarak değerlendirilmektedir. Fakat toplumun rüyaya yüklediği bu anlamın dışında bilim ise rüyanın ve rüya görmenin tamamen bilinçaltında yatan bazı unsurlar ile ilgili olduğunu ve geleceğe dair bir şeyler taşımadığını belirtmektedir. Uzun uğraşlar sonucunda rüyaların kayıt altına alınıp alınamayacağına dair çok etkili sonuçlara ulaşıldı.

Rüyalar Kayıt Altına Alınabilecek

Rüyaların kayıt altına alınması günümüzde de birçok kişi tarafından merak konusu haline getiriliyor. Tüm dünyada pek çok araştırma enstitüsünde araştırılmaya devam edilen rüyaların kayıt altına alınabileceğine dair en net sonuçlar Japon bilim insanlarının başını çektiği araştırmalarda alındı. Rüya üzerine yapılan araştırmalar neticesinde bundan sonraki süreçte rüyalar kayıt altına alınabilecek. Bu kaydın ise özel olarak tasarlanan bir elektronik cihaz ile yapılması mümkün oluyor.

Bilimkurgu filmlerinin senaryolarında da sıkça görmeye alıştığımız rüyaların kayıt altına alınması en nihayetinde gerçek oluyor. Rüyaların kaydedilmesine dair yapılan en eski çalışmalar 1930’lu yıllara kadar uzanıyor. O dönemlerde çok uzun süreli ve yoğun çaba gerektiren araştırmalardan istenen sonuçların alınamaması sebebiyle günümüze değin rüyaları kaydetmek her zaman imkansız bir şey olarak görüldü. Fakat bu algının Japon bilim insanlarının netice aldıkları çalışmalarının ardından yıkıldığını söylemek mümkün gözüküyor.

Rüya Okuyucu Makineler

Rüyaları okuyarak kaydeden cihazlar, Japon bilim insanlarının yanı sıra tüm dünyada gerçekleştirilen araştırmalarda uzun bir süredir kullanılıyordu. Ancak bu aygıtların en net şekilde sonuç verenlerine Japon bilim insanları ulaştı. Bu cihazlar sayesinde kişi uykudayken beynindeki elektromanyetik dalgalar incelenerek kayıt altına alınabiliyor. Bu sayede beyinden alınan bilgiler daha sonra hızlı bir şekilde algoritma haline dönüştürülerek dışarıdan rüyaların izlenebilecek hale getirilmesi sağlanıyor. Dolayısıyla rüya sırasında bu cihazlar beynindeki sinyalleri anında işleyerek hemen görüntü frekanslarına çeviriyor. Böylece kişi uyandığı zaman rüyasında ne gördüğünü hatırlamasa dahi cihaz kayıtlı verileri görüntüye çevirerek kişinin izleyebileceği bir görsele dönüştürüyor.

Rüya kayıt cihazı ya da rüya okuyucu makinelerin üzerinde çalışmaya devam ettiklerini aktaran bilim insanları, henüz görülen rüyaların sadece %60 kadarını kayıt altına alabildiklerini ifade etti.  Rüya kayıt makinelerinin nasıl bir sisteme sahip olduğu da merak konusu haline geldi.

Rüya Kayıt Makinesi Çalışma Prensibi

Rüya kaydeden cihazların çalışma sistemleri, Japon bilim adamları tarafından açıklandı. Rüyasını kaydettirmek isteyen denekler, uykuya geçmeden önce ilk olarak EEG makinesine daha sonra fMRI makinesine bağlanıyor. Ardından REM uykusuna geçen deneklerin rüya görmeye başladıkları andan itibaren veriler işlenmeye başlıyor. Öncelikle EEG makinesi deneğin rüya fazına girip girmediğini anlamak için önemli bir işlev üstleniyor. Daha sonra fMRI makinesi sayesinde de beyin sinyalleri teker teker kayıt altına alınabiliyor.

Denekler rüya görmeye başladığı anda hemen uyandırılarak ne gördüğü anlattırılıyor ve bu işlem yaklaşık 200 kere yapılıyor. Daha sonra fMRI makinesinde işlenen veriler ile deneğin anlattıkları elektronik ortamda bir araya getiriliyor. Böylelikle rüyaları kaydetmek isteyen deneğin rüyasına dair basit bir video kaydı oluşturuluyor.